Bir çocuğu oyun oynarken izlediğinizde ne görürsünüz? Belki sadece koşuşturan, gürültü yapan, oyuncakları dağıtan minik bir enerji yumağı... Oysa o an, insan beyninin en yoğun ve en etkili öğrenme anlarından biridir. Oyun, bir çocuğun dünyayı keşfetme laboratuvarı, problemlerini çözdüğü bir atölye ve hayatı prova ettiği bir sahnedir.
Modern eğitim bilimi, artık oyunun sadece bir eğlence aracı olmadığını, kalıcı ve anlamlı öğrenmenin en güçlü anahtarı olduğunu kanıtlamıştır. Özel Gülce Ülkü Anaokulları olarak, tüm eğitim programımızı bu temel felsefe üzerine inşa ediyoruz: "Oyun Tabanlı Eğitim". Peki, bu yaklaşım tam olarak nedir ve çocuğunuzun gelişimine ne gibi mucizevi katkılar sağlar?
Oyun tabanlı eğitim, çocuklara bilgi ve becerileri, onların en doğal dili olan oyun aracılığıyla kazandırma yöntemidir. Bu yaklaşımda öğretmen, bilgiyi doğrudan aktaran bir "anlatıcı" değil, çocukların keşiflerini destekleyen, meraklarını tetikleyen ve oyun ortamını zenginleştiren bir "rehber" rolündedir. Öğrenme, çocuğun aktif katılımıyla, deneyerek, yanılarak ve yeniden deneyerek gerçekleşir.
Çocuklar oyun oynarken farkında olmadan hayatın en temel derslerini öğrenirler:
Geleneksel eğitim modelinde çocuk, bilgiyi pasif bir şekilde alan konumundadır. Oysa oyun tabanlı eğitimde çocuk, öğrenme sürecinin merkezindedir, yani "öznesidir".
Özel Gülce Ülkü Anaokulları'nda biz, her oyun köşesini bir öğrenme istasyonu, her oyuncağı bir eğitim materyali ve her oyun anını bir keşif fırsatı olarak görüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, mutlulukla ve istekle öğrenilen bilgi, asla unutulmaz. Çocuğunuzun öğrenmeyi bir görev olarak değil, hayat boyu sürecek keyifli bir macera olarak görmesini sağlamak, bizim en büyük hedefimizdir.